Türkiye Tarihinde Hürriyetin İlk İzi: Demokrat Parti
- Mr. Kartes

- 16 Ağu 2024
- 3 dakikada okunur

Giriş
Türkiye tarihi boyunca iktisadi yahut siyasal görüşlerdeki özgürleşme hareketleri, genel itibariyle merkez sağ partilerce güdülen erekler olup mevcut rejime muhalif konumda olmanın cezasını darbeler, baskılar ve cebirlerle misliyle ödemiştir.
Bu hareketler ilk olarak sosyolojik olarak başlamış, dini yahut bireysel ve toplumsal haklar üzerine kurulmuş diskur ve politik sansür anlayışı eleştirilerin bilhassa odağı hâline gelmiştir. Lakin bu yazıda daha çok iktisadi gevşemenin ampirik/deneysel sonuçlarına ve bu sonuçların yarattığı negatif ve pozitif nedensellikleri metodolojik olarak inceleyeceğiz.
Metodolojik yararlanmalarımız sadece ekonomik ideallerden ziyade, tüm siyasal yükümlülüklerin altında incelenme gereksinimi taşımaktadır. Esasen rejim ve sabit iktidar zihniyetin fiilleri, buna hakeza gerekli bir savunu olmaya yeter de artar bile.
Bu uğurda incelenmeye değer ilk ve en değerli dönem, tartışmaya kapalıdır ki, 1950-1960 arasında süregelen siyasal adımlar ve Demokrat Parti’dir.
Türkiye’nin ilk demokratik seçimi olarak kitlelerce kabul edilen 1950 seçimi ile Demokrat Parti (DP) iktidar olurken, Tek Parti rejimi resmen sona ermiş oldu.
Dönemin Ekonomik Adımları
1950-1960 politikaları, geride bıraktığımız döneme nispeten özel teşebbüse önem veren, dış yatırımlara açık bir serbest piyasa üzerinde durmaktaydı. Ve ekonomik kalkınmanın “tarım sektörüne dayandırılacağı ilkeleri benimsenmekteydi[1].”
Ayrıca, serbest piyasanın işleyişini sağlamak için kamu teşebbüsü ile paralel bir yapı da kurulmuştur. “Ekonomik sistem içerisinde sermayenin güven içinde çalışabilmesi için özel teşebbüs ile kamu teşebbüsleri uyum içerisinde ve birbirlerini tamamlayıcı şekilde görev yapmalıdır[2].” Bu söylev, zamanla gelişecek olan iktisadi devinimi baltalayacak olan eylemlerin başında gelirken, dönemin yöneticileri bu durumun farkında olmuş olacak ki, rejim diktası ile zaruri şart koşulmuş bu kararın bilakis bozulması ve yumuşatılması için belirli sinyal ışıkları yakmıştır. “Kesin zorunluluk olmadığı takdirde piyasalara müdahale edilmemelidir. Bu bağlamda devlete düşen en önemli görev, rekabeti ortadan kaldıran veya rekabeti sınırlandıran faktörleri önlemeye çalışmak olmalıdır[3].”
Geniş çaplı ekonomik atılımlar sonucunda Türkiye’nin iktisadi durumundaki eğri 1958 yılına kadar hep yükseğe bakmıştır. Bu durum halkı memnun etmiş, hatta ve hatta hâlâ kırılamamış oy oranı ile 1954 seçimlerinde DP’yi desteklemişlerdir. Açıklamamıza emsal bir olay ise CHP’nin “Ucuzluk vaat ettiler, pahalılık getirdiler (Son Posta gazetesi, 26 Nisan 1954 tarihli sayısının manşeti)” açıklamasına karşın, halkın memnuniyet duyduğunun ve ucuzluğun realist olarak hissedildiğinin uzmanlarca ortak kanaate varılmasıdır[4].
Tarımda 1950 yılında yaklaşık 14500 (14542) hektarlık ekim alanı varken, 1960 yılında -18000 civarında aileye kamu mülkünden ekin alanı tahsisi nedeniyle[5]- 23264 hektara ulaşmıştır. Ayrıca, arpa üretimi, buğday üretimi ve de traktör sayıları 2 ile 3 katına çıkartılmıştır.
Sanayide 13 şeker fabrikası, 19 çimento fabrikası, 82 hububat silosu, 88 büyük ölçekli fabrika açılırken; piyasadaki özel teşebbüs yatırımı 3,6 milyara çıkmış, iş yeri sayısı 72 bin 805 olmuş, özel sektör üretim verimi 18,5 milyara ulaşmıştır[6].
Kişi başına düşen GSMH miktarı da 166,4 dolardan 583,4 dolara yükselmiştir (1950-1959). Lakin 1958 yılında kesinleşen ve 1960 yılında yürürlüğe giren devalüasyon ile 358,6 dolara düşmüştür[7]. Bu düşüşün bir sebebi de –en büyük orana sahip olmasa da- 1954 yılında yaşanan büyük kıtlığa tarım bazlı politikada yakalanmasıdır.
En önemli nedeni ise sabit kur oranının verdiği patlak olarak gösterilmiştir. Yatırım yetersizliğinden dolayı TL, dolar karşısında büyük bir değer kaybı yaşayarak 1960 yılında 2,8 oranından 9 bandına çekilmiştir[8]. Lakin bu peşin hükmün kırılması gerekmektedir. Çünkü sabit kur oranının çalışma sistemindeki ana özneler radikal olarak, suni bir biçimde değişime uğramıştır. Richard Nixon’ın ABD başkanlık koltuğunu devraldığı dönemlere ve faaliyetlerine sebep olacak marjinal makroekonomik değişim rüzgarlarına kadar uzanan bu olaylar silsilesi, tek bir odak olarak Demokrat Parti’nin omzuna yüklenemez. Dönemin serbestleşen ekonomileri, 2. Dünya Savaşı sonrası Bretton Woods’un getirdiği, altın standartı olacak şekildeki sabit kur oranı ile tekrar yapılanmaya gitmiş ve muazzam bir gelişim göstermiştir. Ama bu gelişim sonucunda ABD ekonomisindeki altın rezervi fazla talebe uğrayarak, garantör metanın tekel olmaktan çıkmasına sebep olmuş, Amerikan ekonomisinin tartışmasız kabul edilen otoritesini sarsmıştır. Bu olaya müteakip gelişen politikalarca Döviz İstikrar Fonu (ESF), Amerika’daki dolar-altın birim çevrimine yeni protokoller koydu ve belirli kısıtlamalar getirdi[9].
Amerika kısa süreli bir rahatlama sağlamış olsa da, DP hükümeti ve diğer ülke yönetimlerinin anında yaşadığı sarsılmaları yaklaşık 10-20 yıl içinde düzensizleşen, Keynesyen kuramlara boyun eğmiş dolar yüzünden 1970-1980 periyotlarında, ABD tarihinde hiç yaşanmamış şekilde %12’yi[10] aşan enflasyon oranlarıyla yaşamıştır.
Sonuç
Cumhuriyet tarihinde ekonomik ve sosyal özgürlüklerin savunulmasında öncülük eden Demokrat Parti hükümeti, negatif diye belirttiğimiz nedenlerden dolayı ekonomik devinimde bazı sorunlar yaşamış olsa da, büyük baskılara rağmen Türkiye’yi bir süreliğine de olsa müreffeh bir düzeye çekmiş, gelecekte verilecek hürriyet mücadelesine ön ayak olmuştur, iktisadi harikalar yaratmayı bu coğrafyada başarmıştır. Ne yazık ki hiçbir iyiliğin cezasız kalmadığı bu topraklarda onlar da 60 Darbesi ile tahakküm yoluyla indirilmişlerdir.
KAYNAKÇA:
1- Cem Eroğlu (2003), Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi 31-90. sayfalar, İmge Yayınları
2- Takım, Abdullah ve Şaban Esen (2011), Türkiye'de Siyasi Parti Programlarında Ekonomik Görüşler, 10. sayfa, Detay Yayıncılık
3- Takım, Abdullah ve Şaban Esen (2011), Türkiye'de Siyasi Parti Programlarında Ekonomik Görüşler, 14. sayfa, Detay Yayıncılık
4- Ensar Yılmaz, 1954 seçimleri 1946 ve 1950 seçimleri kadar inceleme gereği duyulmamıştır, 542. sayfa, New World Sciences Academy (NWSA)
5- Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, sayfa 168
6- Erda Çelikel, Demokrat Parti Özel Sektörle Yatırımlarda "altın yıllara" İmza Attı, Anadolu Ajansı




Yorumlar